Diyanet-Sen Referandumda İçin “Evet” Açıklaması
Sunucu:akvim.tv
15 Şubat 2017
Diyanet-Sen Referandumda İçin “Evet” Açıklaması

Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, din görevlilerinin camilerde ‘evet’ ya da ‘hayır’ şeklinde söylemlerde bulunmalarının tasvip edilemez olduğunu kaydetti


Türkiye Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Diyanet-Sen Kastamonu İl Temsilciliği tarafından düzenlenen istişare toplantısında yaptığı açıklamada, Diyanet-Sen olarak 16 Nisan’da gerçekleştirilecek olan referandumda ‘evet’ diyeceklerini ifade ederek din görevlilerinin camilerde ‘evet’ ya da ‘hayır’ şeklinde söylemlerde bulunmalarının tasvip edilemez olduğunu kaydetti. Türkiye Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Diyanet-Sen Kastamonu İl Temsilciliği ilçe istişare toplantısı düzenlendi. Diyanet-Sen Kastamonu İl Temsilcisi İrfan Bakır başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, genel başkan yardımcıları Hacıbey Özkan, Mehmet Ali Omurca, il yönetim kurulu üyeleri ile ilçe temsilcileri katıldı. İstanbul Ümraniye Modoko Camii İmamı Hüseyin Güleç, Ümraniye İmes Sanayi Camii'nde verdiği Cuma vaazında başkanlık sistemine karşı yaptığı açıklamaların ardından hedef haline gelmesini değerlendiren Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, yapılan açıklamaların tasvip edilemez olduğunu söyledi. “TÜRKİYE’NİN ÇİFT BAŞLILIKTAN KURTULMASI GEREKİYOR” Memur-Sen ve bağlı sendikalar olarak Diyanet-Sen de dahil olmak üzere referandumda ‘evet’ diyeceklerini ifade eden Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, ilerleyen günlerde bu kampanyayı başlatacaklarını belirtti. Türkiye’nin anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğunu kaydeden Mehmet Bayraktutar: “Türkiye’nin çift başlılıktan kurtulması gerekiyor. Türkiye neden bu şekilde Cumhurbaşkanlığı modeline geçişe ihtiyacı var? Çünkü parlamenter sistem 1960 Anayasası’nda belirtildiği gibi ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ derken bu egemenliği kurumlar da kullanır derken bir anayasa maddesi var. Parlamenter sistem üzerindeki bu anayasa maddesi kurumların vesayetini istiyor. İktidar olan partiler veya meclisin iradesi herhangi bir yönde tecelli ediyorsa belirli sayıdaki milletvekilleri çıkarak mahkemelerde alınan kararları iptal ettirme yoluna gidip ülkeyi işlemez ve işletilmez hale getiriyorlardı. Eğer bundan da sonuç alamazlarsa o zaman belirli güçleri, üniversiteleri, güzide askeriyemizi parlamenter sisteme ve demokrasiye engel bulmaları için davetler ve kışkırtmalar oluyordu. 1960 ihtilali, 1971 muhtırası, 1980 ihtilali, 27 Nisan e-muhtırası hep bunun örnekleridir. 15 Temmuz çok daha da farklıdır” dedi. “DİN GÖREVLİLERİ OLARAK ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE TOPYEKÛN ‘EVET' DEMELİYİZ” 27 Nisan e-muhtırasının herkesin malumu olduğunu hatırlatan Bayraktutar: “Bir Cumhurbaşkanı seçecektik. Anayasada Cumhurbaşkanı seçimi bellidir. Belirli güçlerin kışkırtmasıyla, belirli güçlerin tehditleriyle o günün parti başkanları oylamaya bile girememişlerdir. Yani belirli güçlerin, vesayetçilerin bu ülkenin sevdalısı değil, başkalarına, dışarıya aklını verenler olduğu ortaya çıktı. O günkü Anayasa Mahkemesi kabul edilemeyecek şekilde 367 şartı getirdi. Onun için bu çift başlılıktan kurtulmak, millet iradesinin tecellisi için iktidarların ve muhalefetin kontrolsüz güç kullanmaları için milletin iradesi tecelli eder ve millete tek bir kişinin sorumlu olması gerekiyor. Millet meclisi seçiyor, meclis iktidarı çıkartıyor kim kime sorumlu belli değil. Yegane sorgulayacak olan millet mi? O zaman bu millete karşı tek kişinin sorumlu olması gerekir. Bütün bunlar için anayasa değişikliğine topyekun özellikle din görevlileri camiası olarak bu halkla birlikte ‘evet' dememiz gerekir” diye konuştu. “CAMİYE GELEN HER DÜNYA GÖRÜŞÜ SAHİBİ BİZİM CEMAATİMİZDİR” Referandumda evet kampanyasını destekleyeceklerini açıkça ilan eden Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, imamlara uyarılarda bulunarak: “Diyanet Sen Genel Başkanı olarak tüm meslektaşlarımdan camilerin kürsüsüne ve mihrabına bu konuyu taşımamalarını istiyorum. Çünkü camiye gelen her dünya görüşü sahibi olan insanlar bizim cemaatimizdir. Yani camiye bizim için gelmiyorlar. Rablerine verdikleri imandan dolayı geliyorlar. Onun için biz de onlara önderlik yapmalıyız. Biz herkese eşit olmalıyız. Hak katında cami içerisinde herkes eşittir, camide tarafsızdır. Bu konuda arkadaşımızın ki bu hatayı kasti olduğunu düşünmüyorum. İyi niyetle, bir memleket sevdalısı, memleket aşkı, demokrasi aşkı için belki şeyini aşmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığımız kurum olarak gerekli çalışmayı başlatmıştır. Çünkü orada referandumda ‘hayır’ diyecekleri de incitmek bizim hakkımız değildir. Biz din görevlileri olarak herkesi kucaklamak görevindeyiz. Yalnız arkadaşımızın bu davranışını tasvip etmemekle birlikte kendisine de bir ceza verilmesi taraftarı da değiliz. Sendikamızın üyesi midir, değil midir bilmiyorum. Bu hayırcılar 28 Şubat’ta da, 15 Temmuz’da da, 27 Nisan’da da en çok benim meslektaşlarıma musallat olmuşlardır. Bizi her zaman ikinci sınıf vatandaş olarak göstermişlerdir. Bunun ızdırabından ve sıkıntısından dolayı belki bu şekilde ifade etmiş olabilir. Bütün meslektaşlarımdan da camilere bu kampanyayı sokmadan gelin bu kampanyayı biz yapalım. Hep beraber ‘evet’ diyelim. Bu arkadaşımız ‘evet’ kelimesi yerine ‘hayır’ kelimesi de kullanmış olsaydı yine aynı şeyleri söylerdim. Yine tasvip etmezdim. Dediğim gibi mabetler Allah’a tahaattüt etmiş, iman ile sözleşme yapmış müminlerindir. Biz camilerde yapılacak ameller konusundaki, ibadetler konusundaki eylemlerinde öne geçip cemaat dediğimiz bu güzel işi beraber yapmaya yetkilendirilmiş insanlarız. Yani biz o camilerin, o mabetlerin hizmetkârıyız” şeklinde konuştu.